Nihal KARA
Köşe Yazarı
Nihal KARA
 

ÇOCUKLARA DİN EĞİTİMİ SADECE KURAN KURSUNDA VERİLMEZ

Çocuklarımızı kuran kursuna göndermeden önce, kendi çocukluğumuzda kuran kursuna gittiysek biraz hatırlamaya çalışalım. Ne hatırlıyorsunuz? Kuran-ı kerim arapça olmasının sebebi, o dönemde insanlar arapça konuşuyorlarmış. Kuran-ı kerim her dile çevrilebilir. Herkes anladığı dilde okursa anlar dimi? Almanca bilmediğim Türkçe altyazılı bir dizi ya da film izlemek zorundayım. Dilini bilmediğimiz bazı şarkıların ruhumuza dokunduğunu hissederiz. Daha sonra kendi dilimizde anlamına baktığımızda kendimizden parçalar buluruz. İşte kuran-ı kerimde aynı şekilde Arapçası ruha dokunabilir. Ama anlamını bilerek okumanın faydası olacağını düşünüyorum. Çocukluğumda abim ile beraber kuran kursuna giderdik. Ne hatırlıyorum? Sadece caminin bahçesinde oynadığımızı ve anlamını bilmediğim yeni bir dili ezberlemek zorunda olduğumu. Çünkü çocukken kuran-ı kerimi anlamlandırmak zordur. İlk önce çocuklara Yaratıcıyı anlatmak gerekir. İnandığı dinin sorumluluğu olarak hatta meditasyonu olarak, bir kitabın olduğunu bu yüzden öğrenmenin zarar getirmeyeceğinden bahsederek başlanabilir. Kursa göndermek istiyorsanız önce, Türkçesini anlayacağı şekilde okuyup okutmanızda fayda var. Daha sonra bunun aslı Arapçadır bunu öğrenen diğer çocuklarla birlikte öğrenmek ister misin? Diye sorulabilir. Cevaba göre de hareket edilir. Çocuğumuzdan önce bizler inandığımız dini tanırsak, söylediklerim mantıklı gelecektir. Şimdiye kadar inen hiçbir dinde inanma zorunluluğu yok. İnanırsanız mükafat inanmazsanız da, cezası var diyor. Tercihi size bırakıyor. Bunu yapan Yaratıcıyken, biz kim oluyoruz? Yeni nesilin yaşayacağı hayat bizlerden çok farklı olacak. O yüzden hiçbir dine önyargılı yaklaşmasını istemiyorsanız, yaşadığımız döneme uygun davranalım. Eskisi gibi medreseler ya da külliyeler yok. Yaşadığımız döneme uygun davranırsak eğer çocuğumuza dini olarak istenilen verilebilir diye düşünüyorum. Cehennem, şeytan, zebani vs gibi şeyleri en son öğrenmeli hatta uzun bir süre öğrenmemeli. Öğretirken de, normal yaşamdan örnekler verilmeli. Mesela; odanı toplamadığın zaman dağılıyor, çiçeği sulamadığın zaman soluyor, ayakkabına düzgün bakmadığın zaman yıpranıyor vs. işte ruhumuzun da yıpranmaması, dağılmaması, solmaması için yapmamız gereken şeyler var gibi şeyler söyleyerek, olayı normalleştirmemiz, dinin hayatın bir parçası olduğunu fark ettirirsek inancın sürdürülebilir olacağını düşünüyorum. Birkaç akrabamız çocuklarını 3 yaşından itibaren kuran kursuna gönderdiler. Kurana geçebilen çocuklar için bir gece düzenlendi. Bu duruma o kadar saçma olarak baktım ki, ne yani kurana geçemeyenler onurlandırılmamalı mı? Din bir yarış haline getirilmemeli. Hafız olan kişiler ile olmayanlar bir kategori haline gelmemeli. İslam dininde, hafız olma zorunluluğu da yok. Üstelik hiçbir emrin zorunluluğu yok. Önemli olan inanmak. Yapabildiğiniz kadarını yaparsınız. Kalanını Allah’ın merhametine bırakın, kulların yargılarına değil. Ben liseye başlamadan önce hafızlık kursunun, yaz dönemine katılmıştım. Hiç istememe rağmen, en iyi ben ezber yapıyor, en iyisi sensin lütfen hafızlıkta kal diye hocaların ısrarlarına maruz kalırdım. Ama öyle değişik bir ortam vardı ki fıtratıma çok ters gelen durumlar oldu. 3 aylık kursun, 3. Haftasında babamı arayıp, ‘ya kaçarım ya da gelir alırsın’ diye telefon açtıktan sonra beni almıştı. Ama bir daha önünden bile geçmem. Burada ailemin bir suçu yok. Onlar da gördükleri gibi bana dini eğitimi verdiler. Ama bu durum şimdiki nesil için kesinlikle geçerli değil. Ben kursta hiçbir kurala uymuyordum. Müzik dinlemek yasak olduğu için, yemek hanede masaya çıkıp elime kaşığı alıp şarkı söylemiştim. A be kaynana naptın bize diye şarkı söyledim. Arkadaşlarım oynamış hocalar delirmişti. Sonra birkaç uyarıda bulundular. Müdürün bana, seninle çok güzel şeyler başarabiliriz. Sende farklı bir şeyler var dediğini hatırlıyorum. Farklı dedikleri kendim olmamdı sanırım. Kursun karşısında park vardı. Hafız kızlar el hareketleri ile parkta oturan erkeklere numaralarını veriyorlardı. Tek eğlenceli bulduğum noktada buydu. Velhasıl kuşlar uçmaya devam ediyor ama din yerinde duruyor. Hiçbir bilgi için acele etmeyin. Bir küçük dip not! Küçük yaşta kursa gönderilen kuzenlerim subhanekeyi duysa odadan çıkıyorlar. Çünkü bıkmış durumdalar. Sizlere çağımıza uygun eğitim verilmesi gerektiğinden bahsetmek istedim. Okuduğunuz için teşekkürler. Vesselam.
Ekleme Tarihi: 25 Mart 2023 - Cumartesi
Nihal KARA

ÇOCUKLARA DİN EĞİTİMİ SADECE KURAN KURSUNDA VERİLMEZ

Çocuklarımızı kuran kursuna göndermeden önce, kendi çocukluğumuzda kuran kursuna gittiysek biraz hatırlamaya çalışalım.

Ne hatırlıyorsunuz?

Kuran-ı kerim arapça olmasının sebebi, o dönemde insanlar arapça konuşuyorlarmış.

Kuran-ı kerim her dile çevrilebilir. Herkes anladığı dilde okursa anlar dimi?

Almanca bilmediğim Türkçe altyazılı bir dizi ya da film izlemek zorundayım.

Dilini bilmediğimiz bazı şarkıların ruhumuza dokunduğunu hissederiz. Daha sonra kendi dilimizde anlamına baktığımızda kendimizden parçalar buluruz.

İşte kuran-ı kerimde aynı şekilde Arapçası ruha dokunabilir. Ama anlamını bilerek okumanın faydası olacağını düşünüyorum.

Çocukluğumda abim ile beraber kuran kursuna giderdik. Ne hatırlıyorum?

Sadece caminin bahçesinde oynadığımızı ve anlamını bilmediğim yeni bir dili ezberlemek zorunda olduğumu.

Çünkü çocukken kuran-ı kerimi anlamlandırmak zordur.

İlk önce çocuklara Yaratıcıyı anlatmak gerekir. İnandığı dinin sorumluluğu olarak hatta meditasyonu olarak, bir kitabın olduğunu bu yüzden öğrenmenin zarar getirmeyeceğinden bahsederek başlanabilir.

Kursa göndermek istiyorsanız önce, Türkçesini anlayacağı şekilde okuyup okutmanızda fayda var.

Daha sonra bunun aslı Arapçadır bunu öğrenen diğer çocuklarla birlikte öğrenmek ister misin? Diye sorulabilir. Cevaba göre de hareket edilir.

Çocuğumuzdan önce bizler inandığımız dini tanırsak, söylediklerim mantıklı gelecektir.

Şimdiye kadar inen hiçbir dinde inanma zorunluluğu yok.

İnanırsanız mükafat inanmazsanız da, cezası var diyor.

Tercihi size bırakıyor. Bunu yapan Yaratıcıyken, biz kim oluyoruz?

Yeni nesilin yaşayacağı hayat bizlerden çok farklı olacak.

O yüzden hiçbir dine önyargılı yaklaşmasını istemiyorsanız, yaşadığımız döneme uygun davranalım.

Eskisi gibi medreseler ya da külliyeler yok.

Yaşadığımız döneme uygun davranırsak eğer çocuğumuza dini olarak istenilen verilebilir diye düşünüyorum.

Cehennem, şeytan, zebani vs gibi şeyleri en son öğrenmeli hatta uzun bir süre öğrenmemeli.

Öğretirken de, normal yaşamdan örnekler verilmeli.

Mesela; odanı toplamadığın zaman dağılıyor, çiçeği sulamadığın zaman soluyor, ayakkabına düzgün bakmadığın zaman yıpranıyor vs. işte ruhumuzun da yıpranmaması, dağılmaması, solmaması için yapmamız gereken şeyler var gibi şeyler söyleyerek, olayı normalleştirmemiz, dinin hayatın bir parçası olduğunu fark ettirirsek inancın sürdürülebilir olacağını düşünüyorum.

Birkaç akrabamız çocuklarını 3 yaşından itibaren kuran kursuna gönderdiler. Kurana geçebilen çocuklar için bir gece düzenlendi. Bu duruma o kadar saçma olarak baktım ki, ne yani kurana geçemeyenler onurlandırılmamalı mı?

Din bir yarış haline getirilmemeli.

Hafız olan kişiler ile olmayanlar bir kategori haline gelmemeli.

İslam dininde, hafız olma zorunluluğu da yok. Üstelik hiçbir emrin zorunluluğu yok.

Önemli olan inanmak. Yapabildiğiniz kadarını yaparsınız.

Kalanını Allah’ın merhametine bırakın, kulların yargılarına değil.

Ben liseye başlamadan önce hafızlık kursunun, yaz dönemine katılmıştım. Hiç istememe rağmen, en iyi ben ezber yapıyor, en iyisi sensin lütfen hafızlıkta kal diye hocaların ısrarlarına maruz kalırdım.

Ama öyle değişik bir ortam vardı ki fıtratıma çok ters gelen durumlar oldu.

3 aylık kursun, 3. Haftasında babamı arayıp, ‘ya kaçarım ya da gelir alırsın’ diye telefon açtıktan sonra beni almıştı.

Ama bir daha önünden bile geçmem.

Burada ailemin bir suçu yok. Onlar da gördükleri gibi bana dini eğitimi verdiler.

Ama bu durum şimdiki nesil için kesinlikle geçerli değil.

Ben kursta hiçbir kurala uymuyordum. Müzik dinlemek yasak olduğu için, yemek hanede masaya çıkıp elime kaşığı alıp şarkı söylemiştim.

A be kaynana naptın bize diye şarkı söyledim. Arkadaşlarım oynamış hocalar delirmişti.

Sonra birkaç uyarıda bulundular. Müdürün bana, seninle çok güzel şeyler başarabiliriz. Sende farklı bir şeyler var dediğini hatırlıyorum.

Farklı dedikleri kendim olmamdı sanırım.

Kursun karşısında park vardı. Hafız kızlar el hareketleri ile parkta oturan erkeklere numaralarını veriyorlardı.

Tek eğlenceli bulduğum noktada buydu.

Velhasıl kuşlar uçmaya devam ediyor ama din yerinde duruyor. Hiçbir bilgi için acele etmeyin.

Bir küçük dip not! Küçük yaşta kursa gönderilen kuzenlerim subhanekeyi duysa odadan çıkıyorlar. Çünkü bıkmış durumdalar.

Sizlere çağımıza uygun eğitim verilmesi gerektiğinden bahsetmek istedim. Okuduğunuz için teşekkürler. Vesselam.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.