Manisa olarak, tarımda iyiyiz. Hele sanayide çok öndeyiz. Tarihi zenginliklerimiz doğal güzelliklerimiz olmasına karşın, turizmden neden pay alamıyoruz sorusu yıllardır hep kafama takılıp duruyor. Kuruculuğunu ve Başkanlığını yaptığım Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifi olarak, Obasya Kırsal Konaklama tesisini kurduktan sonra, turizm konusuna daha fazla zaman ayırmaya, araştırmalar yapmaya başladım. İyi çalışırsak, Turizm Geliştirme Kooperatifleri’ni çoğaltarak, hatta Ege Bölgesi Turizm Kooperatifleri Birliği’ni kurarak, hem Manisa’da hem de tüm Ege Bölgesi illerinde, turizmin gelişmesine bu konuda gündem oluşturulmasına katkıda bulunabiliriz.
***
Yaptığım araştırmalar sırasında, Eko Turizm konusu daha çok ilgimi çekti. Mevzuat altyapısının olduğunu, uygulamada kolaylıklar getirildiğini, yapılabilir ve sürdürülebilir olduğunu gördüm. Eğer, halkımız yetirince aydınlatılırsa, belediyelerimiz bu önemli konuya gerekli özeni gösterip destek olursa hibe destekleri de alınarak turizm yatırımları çoğaltılabilir. Tarım alanlarının ve çevrenin korunmasına özen gösteren yurttaşlar olarak, turizm tesislerini, ekilip biçilmeyen hiçbir şekilde tarım yapılamayacak marjinal alanlarda kurmalıyız. Bu tür araziler de özellikle kırsal alanda anayol ve niteliksiz orman alanı kıyılarında oldukça fazla.
EKO TURİZM NEDİR?
Eko turizm, kısaca çevreci bir turizm türü olup doğayı temel alan sürdürülebilir, yeşil turizm şeklinde tanımlanabilir. Eko turizmde esas amaç yeni kaynakların kullanıma açılması yerine kullanılmış kaynakların geri dönüşüm ile tekrar değerlendirilmesi ve kaynak kullanımının en aza indirgenmesidir. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) ise eko turizmi, doğayı ve kültürel kaynakları anlayarak korumayı destekleyen, düşük ziyaretçi etkisi olan ve yerel halka sosyal ve ekonomik fayda sağlayan, bozulmamış doğal alanlara çevresel açıdan sorumlu seyahat olarak tanımlamıştır.
***
Tüm dünyada eko turizmin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde etkili olan en önemli unsur doğa temelli turizm türlerine olan talebin artmasıdır. Bunun nedeni ise kaynakların devamlılığı ve kullanımı konusunda artan uluslararası bilinç ve kitle turizminin çevreye verdiği olumsuz etkileridir. Kitle turizmden farklı olarak, eko turizm küçük yapılar, doğal alanlar ve bu alanlarda farklı deneyimlerin tercih edildiği, yerel halkın iş gücüne katıldığı, gelirin önemli bir kısmının yerel toplumda kaldığı, yerel halk ile samimi ilişkilerin ve iletişimin olduğu, yerel kültüre çok az olumsuz etkinin olduğu, yerel kültürün geleneklerine karşı sorumlu bir şekilde hassas olunduğu, genellikle düşük yatak kapasiteli, yürüyüş, balıkçılık, kampçılık gibi bina dışı sınırsız aktivitelerin olduğu, doğal malzemelerin kullanıldığı, çevre yönetimi ve geri dönüşümün önemli olduğu, genellikle doğanın içine yayılmış, tüm yıla yayılan bir turizm türüdür. Turizm sektörünün devamlılığı ve sürdürülebilirliği, turizmin temeli olan bölgesel ve yerel alanlardaki doğal ve kültürel kaynak değerlerinin korunarak kullanımı ile gerçekleştirilebilir. Sürdürülebilirlik tartışmaları ile de eko turizm kavramı ortaya çıkmış ve popüler olmuştur.
AMACIMIZ NEDİR?
Turizmin doğal ve sosyo kültürel çevreye verdiği tahribatın en alt düzeye indirilmesi, turistlere ve yerel halka doğanın geleneksel sosyo kültürel çevrenin korunmasına yönelik eğitim verilmesi, turizmin, yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayan, yerel yönetim ve halkla işbirliği içinde gelişen sorumlu bir ticaret olarak özendirilmesinin sağlanması, koruma kapsamındaki alanların yönetimi için kaynak ayrılması, turizmin olumsuz etkilerinin en alt düzeye indirilmesi amacıyla sosyo-kültürel ve doğal çevreye yönelik uzun vadeli izleme ve değerlendirme programlarının desteklenmesi, turizmin yerel halkın refahına katkıda bulunmasını sağlayacak şekilde gelişmesinin temini, turizmin yörenin sosyal ve çevresel kapasitesini artıracak şekilde gelişmesinin sağlanması, doğal ve sosyo-kültürel çevreyle uyumlu, yöresel bitki örtüsünü ve yaban hayatını koruyan turizm alt yapı yatırımlarının gerçekleştirilmesidir.
EKO TURİZM FAALİYETLERİ NELERDİR?
Eko turizm faaliyet alanları kapsamına genellikle doğa, doğa ile iç içe olan tesisler, bazen korunan alanları veya kültürel çekicilikleri olan bölgeler girmektedir. Kırsal alanlar, dağlar, tropik ormanlar, sulak alanlar, göl ve akarsuların bulunduğu yerler, Milli Parklar, şehir merkezlerinin dışında toprağı, suyu, havası temiz, gürültü kirliliği olmayan alanlar, bazen küçük yerleşkeler eko turizm faaliyet alanlarını oluşturur. Türkiye, tarihi ve sosyal açılardan olduğu gibi biyolojik çeşitlilik açısından da bir köprü ve kavşak noktası olarak yeryüzündeki 37 ayrı bitki coğrafyası bölgesinden üçünün (Avrupa–Sibirya, Akdeniz ve Đran–Turan) kesiştiği coğrafya olması nedeniyle zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Ayrıca dünyada acil koruma altına alınması gereken biyolojik çeşitlilik açısından zengin 34 sıcak noktadan üçü de (Kafkasya, Akdeniz, Đran-Anadolu) Türkiye’de bulunuyor. Bu özelliği ile Türkiye, Çin ve Güney Afrika ile birlikte, sınırları içinde üç sıcak nokta barındıran üç ülkeden biri olan Türkiye, endemik türleri ile kendi kuşağında biyolojik çeşitlilik açısından en önemli ülkelerden biridir.
***
Eko Turizm konusuna yoğunlaşıp neler yapabileceğimizi, hibe desteklerinden nasıl yararlanabileceğimizi belirlemeliyiz. Bu günlerde birlikte çalışabileceğim arkadaşlarıma ulaşıyorum, ulaştığım her arkadaşım, birlikte çalışırız dedikçe umutlarım artıyor. Yeni yıl, turizm konusunda yeni adımlar atacağımız bir yıl olacak. Turizm Kooperatifçiliğini ilgimizde ve bölgemizde geliştirmek için çalışmaya hazırız…