Sosyal medyada sık rastladığım bir durum var. Herkes annesinin babasının evine geneli köyüne taşınıyor. Aslında bir evi kendilerine yaslanmaya başlıyorlar. Evini arabasını satıyor. Asgari ücret açıklandığından bu yana o kadar çok insan işten çıkarıldı ki, bu ailelerin neden küçülmeye gittiklerini anladık.
***
Kimisi varsa arabanı evini satıyor küçük bir bütçe ile dövizle para kazanabilecek şekilde e ticarete başlıyor. Şu an bu ekonomi de yapılabilecek en mantıklı şey gibi geliyor. Peki sizce tekrar ailenizin yanına taşınmak ya da çocuklarınız da varsa köyde yaşamak nasıldır? Bir aileyi takip ediyorum sosyal medyadan ve 5 sene önce köylerine taşınmış küçük bir ev yaptırmış 2 çocuklarıyla oturuyorlar. Çocukları taşındıklarında haliyle küçükmüş. Taşımalı eğitimin kaldırılmasıyla eğitim alamadıkları için tekrar şehre taşınacaklarını ama bunu maddi olarak nasıl başaracaklarını kara Kara düşünüyorlar.
KENDİMİZDEN FAZLA ÖDÜN VERİYORUZ
Bundan 5 sene önce taşınırken, ülke 5 seneye iyiye gider seçimde var diye düşünmüştük ama daha kötüye giderek taşımalı eğitiminde kaldırılacağını bilemedik dediler. Ne kadar acı değil mi? Kendi vatanında ekonomiden dolayı düzeninizi bozun. Üstüne bir de çocuklarınız hakları olan eğitimi alabilmeleri için tekrar yeniden daha zorlu bir hayata geçiş yapmaya çalışın. Bu arada yaklaşık 300 aşçısı olan sarayın aylık gideri 22 milyon TL. Biz halkta birileri rahat daha rahat daha da rahat mükemmel ve kusursuz yaşasınlar diye kendimizden daha da fazla ödün veriyoruz. Ne diyordu atalarımız; yediğiniz hurmalar…
***
Neyse konumuza dönecek olursak bazı haber kanalları halkın durumunu beyan etseler de, kendileri yorumlarını en doğru şekilde aktarsalar da duvara konuşuyorlar. Bizi yine biz dinliyoruz çünkü iletilmesi gereken yere gitmiyor gitse de işte “porsiyonlarınızı küçültün” gibi bir cevap geliyor. Yani aslında şunu farkında yöneticiler halk biraz kendini toparlarsa kendi güçlerini gösterebilecekler. Köpeklerin canı, çocukların hayatı, kadınların zaten yetişkin yaşa da olur yaşamasa da düşünceler yüzünden bu konular asla çözüm bulmuyor. Bir cana ehemmiyet vermeyen kişilerden bizde normal yönetilmeyi bekliyoruz daha doğrusu normal değil de adil şekilde. Şundan dolayı adil dedim mesela bir milletvekili ki ben çoğunun torpille milletvekili olduğunu düşünüyorum. Milletvekilinin maaşı 170 bin TL iken Müslüman Türk yöneticilerim “komşumuz aç iken tok yatan bizden değildir” düsturunu uygulamadıklarını görüyoruz. Çünkü anlamamışlar komşudan kasıt orada gerçekten komşu değil sadece.
***
En iyi semtlerde oturdukları için komşuları da zengin çünkü ona bakıyorlar. Bir sokak ötesinin önemi yok. Velhasıl, bizler ister göç edelim ister yerimizde duramayalım güneş nedense 20 senedir yanlış tarafa doğuyor vesselam.