Evet bence artık bu bölümün zamanı geldi. Eğitim fakültesinde yıllarımı harcayarak market veya fabrika da çalışmak istemiyorum. Direk bu bölüm açılsın ki, ne olacağımı bileyim. Çocuk gelişim mezunu arkadaşım, atanamadığı ve kreşlerde de iş bulamadığı için zincir marketin birinde işe başladı. Bu kızın eli kalem tutmaya alışık olduğu için, kasayı ayağına düşürüyor ve şu an 10 günlük raporlu ayağı da alçıda.
***
Çocuk gelişimi, okul öncesi aslında kısaca çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimlerine yönelik meslek gruplarının iş bulmalarının zorlaştırılması, geleceğinde kirlenmesine sebep oluyor.
EĞİTİMSİZ BİR NESİL NE OLACAK?
Bir başka arkadaşımda, edebiyat öğretmeni eşi ile dershanede çalışıyor. Yeni evliler. Kavga etmek için bile birbirimizi göremiyoruz ki diyor. Çünkü bir gün hariç 6 gün boyunca 09:00’dan 19:00’a kadar çalışıyorlar. Şehir merkezindeki evlerin fiyatlarından dolayı yeni yerleşim yerinden(cehennemin bir ucu) ev tutmak zorunda kaldılar. Aldıkları ücreti duysanız beyninizden kaynar sular dökülür. (kötü anlamda) Dedesinin cenazesine izin alamadıklarını hatırlıyorum.
***
Dışarıdan bakılınca, eğitimcilere bu kadar yükleniyorlarsa Ülkenin eğitim seviyesi çok yüksek olmalı refah seviyesi arşı aşmış durumda dersiniz. Ama bizde tam tersi. Peki neden? Bir meslek sahibi olmak için okuyoruz. Mesleğimizi yapabileceğimiz alanlar kısıtlanıyor. Ya da imkânsızlaştırılıyor. Daha sonra alakasız bir yerde işe başlıyoruz. Ya da mesleğimizi yapmamız için tabiri caizse ‘’köle’’ muamelesi görüyorsunuz.
***
Bunu kimse inkar edemez. Dershaneler de, marketlerde veya fabrikalarda çalışan binlerce öğretmenlerimiz var. Kapitalizm en çok gençleri ele geçirmiş durumda. Ama biz gençler, marketlerdeki aktüel ürünleri takip eder durumdayız. İndirimde olan bir ürün, normal fiyatının on katı yüksekte olsa indirimden alınca bedava gibi hissettiriyor. Bizlere ne olacağımız ya da ne olduğumuz açıkça söylensin ki, Atatürk’ün arşa yükselttiği bu bayrağın altındaki biz gençler, armağan edilen hayatın hakkını verelim.