Avrupa’nın tarih kokan sokaklarını gezerken, butik cafe gördüm ve biraz dinlenmek için kahve söyledim. O sırada sokak röportajlarını seyrettim. Ve bunu yazıya dökmek istedim. Hem Avrupa’daki Türklerin hem de Türkiye’de yaşayan halkın, ekonomik ve siyasi düşüncelerini merak ettim. Sonuç olarak; Avrupa’daki Türkler, buradan Euro ile Türkiye’ye gidip “Türkiye mükemmel” cümlelerini kurarak yaptıkları tatil dönüşünde, umarım ülkeye alınmaz çok sevdikleri ülkelerinde kalırlar.
***
İnsanları gözlemlemeyi severim. Dedikodu ya da eleştirmek için olmaz bu genelde. Ama genelde… Genele girmeyen bir kesim var eleştirip yargıladığım. Beyinlerindeki nöronların ölü olduğuna emin olduğum. Sokak röportajlarında dikkatimi en çok çeken ve kenara not aldığım şey, insanların “dolar 30 olsun, Euro 50 olsun, et 1500 olsun” gibi kurdukları cümleler. Bunu söyleyen hiçbir vatandaşın ben ekonominin daha da kötüleşmesini istediğine inanmıyorum. İnsanlar seslerini duyuracak muhatap bulamadıkları için, sadece nefret duydukları konuları daha beter olsun da halkın %100’ü görsün diye bu şekilde bir cümleler kullanıyorlar.
GÜNDEMDEN UZAK KALMAK İSTEDİM
Türkiye’de yaşarken etin kilosu en son 200 lira civarlarındaydı. Avrupa’ya yerleştiğim ilk zamanlar, marketten ya da kasaptan et alamadım. Ailem Türkiye’de ve onlar yiyemiyorlardır diye. Sonra bir süre Türkiye ekonomi haberlerine bakmadım yazıları okumadım. Gündemden uzak kalmak istedim. O sıralar keyfim biraz daha yerindeydi. Bir gün akşam et yaptım. Çiğnerken yavaşladım ve damağımda hissetmek istedim. Burada size “ben artık mercimek değil, gerçek et yiyorum” demek istemiyorum.
BİR HAYVANIN ETİNDEN BAHSEDİYORUM
27 yaşımda maddi manevi özgürken, Türkiye’de olan ailemi düşünerek bir şeyleri hala yapmaya eğrinirken, sizler 50-60 yaş ve üzeri olan insanlar, nasıl her şey güzel gibi bakmadan görebiliyor ve bunu utanmadan destekleyebiliyorsunuz? Sürekli et, et, et ve et diyorum. Çünkü dana ya da kuzu fark etmez. Bir hayvanın etinden bahsediyorum. Hani bizim ülkemizde yüzbinlerce olan. Ulaşımı kolay, kazanımı fazla, vitamini ile vücudumuzu daha sağlıklı kıldığımız, ama bize ulaşılmaz hale getirip “sizler ağaç kökü yiyin, ben sarayımda her çeşidinden ve her çeşnilisinden yiyemesem de yaptırabilme gücüm var” dercesine umursamaz davranıldığı için ben et diyorum. Bu reçel de olur bu meyve de olur bu maalesef birçok aile için çok üzülerek söylüyorum ama ekmek de olur.
KENDİMİ DURDURUYORUM
Bu gerçeğe “x kişisi her şeyi yesin en tazesinden, biz ağaç kökü de yeriz” diyen insanlara saldırmamak için, “lütfen gözlem tut beni” diyerek kendimi durduruyorum. Velhasıl, etiniz de sizin olsun meyvenizde, ekmeğinizde, bize bizi geri verin bizler bir olur kalkınırız. Vesselam.