Akaryakıta esaslı bir zam yedik. Geçen sene 7 TL olan benzin bu sene 17 TL oldu. 10 TL fark yedik. Petrolün varil fiyatı da 100 Dolara dayandı ama bu ülkemizin kaldıracağı bir durum değil. Her şeye yansıyor. Özellikle gıdaya. Antalya’dan kalkıp Manisa’ya gelen tüm ürünlere yansıyor. Buna ekonomide ‘Thünen Rantı’ denir. Yani bir malın fiyatı üretildiği yerde düşük. Gittiği farklı bir yerde yüksektir. Gerçi şimdi her yerde mesafe ayırt etmeksizin yüksek.   *******   Enflasyon ve işsizlik belirsizliği doğuruyor. Herkes düşünüyor. Devlet para istiyor. Bir karmaşadır giderken birde patırtı koptu. Olmaz derken oldu ve Rusya ile Ukrayna papaz oldu ve savaş çıktı. Elbette ekonomik kayıpları olacak. Rusya’ya ihracattan turizm gelirine kadar her şey etkilenecek. Ukrayna içinde aynı şey. Ama daha kimse bunu neden çıktığını bilemiyor. İki ülke arasındaki bu gerilimin siyasi olduğu kadar ekonomik sorunlardan da kaynaklandığı bence kesin. Ortadaki anlaşmazlık bence ekonomik ağırlıklı. Siyasi kanadı ise Avrupa’ya ve Amerika’ya yönelmek olabilir ama zaten diğer Baltık ülkeleri de batıya yönelmişti. Burada başka bir sorun var.   *******   Turizm geliri ülkemiz için oldukça önemli bir yer tutuyor. Tahminen 40 ile 50 milyar Dolar arası gibi bir rakam. Kayıplarımızı toparlamak için bir fırsat. Açıklarımızı kapatmak için de bir fırsat ama bu sene turizmde belirsizlik içine girip diğer sektörler gibi nasibini almaya başladı. Eğer rezervasyon iptalleri olursa hem sektör, hem de ülke ekonomisi için sıkıntılı bir durum. Maliyetlerin şiştiği bu ortamda sektörde açmaza girebilir.   *******   Covid başladığı günlerden sonra insanlar kala kala bir zombi istilası veya uzaylılar kaldı demişlerdi. Bugünde söylüyorum ki birde bu savaş eksikti. Devletleri yönetenlerin neyin peşinde olduklarını anlamak zor. İkbal hevesi deyin veya iktidar hırsı deyin. Atatürk’ün dediği gibi savaşlar gerekli olmadıkça cinayettir. Artık, Milenyum Çağı’nda yaşıyoruz ama hala paylaşmasını bilemiyoruz. Saçma hırsların peşinde olan devletler var. İyi ama bu çekişmeye ne gerek var. Zaten karbon ayak izinin arttığı şu dönemlerde dünyanın ele alması gereken konu savaşlar ve çekişmeler değil, yeni,  temiz ve sürdürülebilir enerji kaynakları bulmaktır. Hidrojen pili olsun, He3 (Helyum 3), güneş enerjisi olsun, rüzgar enerjisi olsun. Konumuz bunlar olmalı. Geleceğe ve çocuklarımıza yatırım. Daha iyi bir dünya için. Altımızdaki toprak kaymadan. Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk: Yurtta sulh, cihanda sulh. Ne büyük ve anlamlı bir laf 100 yıl sonra bile. Saygılarımla…