Ramazan hepimizin inancı ne olursa olsun amaç ve hedef yönüyle bizi bir arada tutmaya çalışan ve tıbbi olarak biyolojik faydalarının yanında ruhsal olarak da bizi iyileştiren ve güçlendiren bir aydır. 3 alanda bireye eğitim verir bunlar; mali yönetim, dürtüleri yönetme ve kontrol etme, sosyal ilişkiler.
‘DUR-DÜŞÜN-YAP’ SİSTEMİ
Yemek, insanın ödül-ceza sistemini çalıştıran en önemli şeydir. Kişi ödül ve ceza sistemi içerisinde dürtü ve duygularını ne denli kontrol edebilirse beyninin ön kısmı da gelişir. Oruç, kişinin yeme arzusunu bastırması, ertelemesi ve iftarla sonuçlandırması demektir. Zevkleri erteleyebilmek en önemli becerilerden biridir. Bu ödül-ceza sistemi içerisinde kendini eğiten kişi beyninin ön kısmını geliştirmektedir. Son zamanlarda yapılan araştırmalara bakıldığında prefrontal bölgenin yani ön beynin kişinin düşünce bölgesi olduğu anlaşılmıştır. Kişinin istek ve arzularını filtre edebilmesi, değerlendirebilmesi ve mantıklı analiz edebilmesi ve karar vermesi gerekmektedir. Beyinde kişinin kontrollü ilerlemesini sağlayacak en önemli sistem ‘Dur-Düşün-Yap’ sistemidir. Bu sistem yaş ilerledikçe gelişiyor. Bu mekanizma aynı zamanda bir fren mekanizmasıdır. Ramazan ayında açlık duygusunu eğiterek ve terbiye ederek beynindeki fren mekanizmalarının gelişmesi sağlanmaktadır.
RAMAZAN DUYGULARIN EĞİTİLDİĞİ BİR AYDIR
İnsanı bir araba gibi düşünürsek nerede yavaşlayacağını, nerede hızlanacağını yönetebilmesi gerekmektedir. Ramazan ayı bize bunun eğitimini vermektedir. Ramazanın bir diğer katkısı sosyal duyguları yönetmemiz konusunda psikososyal beceri gelişimini sağlamasıdır. Kişi hayatın akışında ileride nelerle karşılaşacağını kestiremeyebiliyor ve hızla giderken de bazen beklemesi gerekiyor. Ramazan ayı; sabır, sebat ve tahammül gibi duyguların eğitildiği bir aydır.
***
Empati ayı diye de tabir edebileceğimiz Ramazan ayı sosyal duyguların zengin olduğu bir aydır. Özbilinç, kendini tanıma, özyönetim, kendini yönetme, başkalarını tanıma, empati yapabilme, ilişki yönetimi vb. tüm bunları ramazan ayı içerisinde daha da güçlendirir ve beceri elde ederiz. İnsan doğal haliyle kaldığında kendi çıkarlarını, heveslerini düşünen biri olma eğilimindedir. Genetik olarak bakarsak insan tek yaşamaya değil sosyal bir doku içerisinde parça olmaya göre programlanmıştır. Sosyalliği öğrenmesi, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını okuyabilmesi gerekiyor ki son zamanlarda duygusal zeka dediğimiz bir zeka türü de bunu anlatıyor. Sonraki yazılarımda duygusal zekadan daha detaylı bahsedeceğim.
RAMAZAN HEM RUHU, HEM BEDENİ BESLİYOR
Her açıyla bizi ortak bir payda da buluşturan Ramazan hem ruhu, hem bedeni besliyor. Dini olarak kültür ve toplumumuzda benimsenen ve gelenek olarak görülüp inancı olmayan kişiler tarafından da saygı duyulan ve iştirak edilen bir duygu köprüsüdür ramazan. Duyguların ortak payda da buluştuğu, inançlar farklı olsa da hedeflerin bir olduğu ve yardımlaşma duygularıyla kendimizi düşünmekten uzaklaşarak sosyal duygu ve becerilerimizi geliştirdiğimiz bir aydır Ramazan. Hoş geldin Ey Şehr-i Ramazan.