Ramazan Duman
Köşe Yazarı
Ramazan Duman
 

DERDİMİZ EKMEK PARASI 'ASKIDA EKMEK' DEĞİL

Ülkemizi ayakta tutan belli başlı yapı taşları vardır. Bu yapı taşları tüm ülkelerin refah ve ekonomik olarak nasıl yaşadığının bir çeşit karnesidir. Bir ülke istediği kadar “güçlüyüz, zenginiz, demokratikiz” desin. Eğer uluslararası arenada karnen zayıflarla doluysa, size hiçbir devlet itibar etmez. Peki, nedir bu yapı taşları? İşçi, emekli, esnaf, memur, sanayici… Ülkende bu sektördeki insanlar mutlu ve ekonomik olarak yaşantılarından memnun ise ülke refah ve medeniyet seviyesine ulaşmış demektir. Şimdi soruyorum değerli okurum. Sen kendini hangi sektörde buluyorsun ve ekonomik olarak rahat mısın? Gelecek kaygısı çekiyor musun? Eminim birçoğumuz bu sorunları yaşıyordur. Mesela virüsün en yoğun olduğu günlerde millet maske bulamazken, ülkemiz ABD'ye maske ve tıbbi cihaz yardımı yaptı. Bu kamuoyuna nasıl yansıdı hepimiz biliyoruz. Oysa bunun da sonradan nasıl bir yardım olduğu ortaya çıktı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfieldin; Devlet hastanelerinin ABD'li ilaç firmalarına 2,3 milyar dolar borcu olduğunu ve bu meblağın ödenmemesi halinde Türkiye piyasasından çekilmeyi düşündüklerini söyledi. Yani ABD'ye boşuna yollamadık o maskeleri. Ülkemizin topraklarında, adamı ters diksen, düz çıkar. Ama nafile. Konya kadar Hollanda, tarım ve hayvancılığı yönetiyor. Hükümet maalesef kuru gıdada vergiyi sıfırladı. Artık ucuz diye yağma ettiğimiz meşhur marketlerimiz kuru gıdalarını dışarıdan getirtiyor. Mazotun gübrenin ve tohumun azizliğine uğrayan çiftçimiz ise boş tarlalarına endişeli bakışlarını sürdürüyor. Kuru fasulye Kırgızistan’dan, mercimek Kanada’dan, bulgur Rusya’dan geliyor. PEKİ, BİZE KİM YARDIM EDECEK? Ülkemiz Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla başta Suriye'deki sivil halk olmak üzere ihtiyaç sahibi ülkelere 100 bin ton ekmeklik buğday unu ve 10 bin ton bakliyat hibe edeceğini duyurdu. Yapılan yardıma sözüm yok ama biz daha bir hafta önce imkansızlıklardan dolayı internet bağlatamayan babanın oğluyla çatıya çıkıp internet çekmek isterken düştüğünü okumadık mı? Her gün görmüyor muyuz çöpten ekmek toplayan insanımızı? Pazar yerleri kapanınca atılan gıdaları almak için yarışan insanlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? İş bulamayıp kendini asan öğretmen bizim canımız değil mi? Pazar parası bulamayıp eşine mahcup olup kendini doğalgaz borusuna asan vatandaş bizim insanımız değil mi? Yazımın başında dedim ya çok acayip bir ülkeyiz diye. Bir taraftan “dünya ülkeleri arasına giriyoruz, ekonomimiz şahlanıyor, şubat marttan daha iyi olacak” diyoruz ama yaşam şartlarına baktığımız zaman kocaman bir fiyasko görüyoruz. Bir taraftan Afrika ülkelerine binlerce ton gıda yardımı yapıyoruz, diğer taraftan Bahçeli'nin projesi olan "Askıda ekmek" kampanyası başlatıyoruz. BALIK VERMEYİ DEĞİL, BALIK TUTMAYI ÖĞRETEMEDİK Ülkenin hazine harcamalarına baktığımız zaman en çok giderin yardımlar olduğunu görüyoruz. Kömür, gıda, kırtasiye, maaş, hibe saymakla bitmez. Ama atalarımızın dediği gibi "Taşıma su ile değirmen dönmez", "Elden gelen öğün olmaz." Ne hükümet olarak ne de halk olarak hazıra dağların dayanamayacağını öğrenemedik. Hükümetler verdi, halk aldı. Karşılıklı herkesin de hoşuna gitti. Devlet Bahçeli belki iyi niyetle ortaya bir laf attı. " Askıda ekmek." Osmanlıdan günümüze kadar gelen bir gelenek. Bu yeni bir fikir değil. Halk zaten bazı yerlerde bu uygulamayı hala sürdürüyor. Bahçeli bu geleneği söylerken halkın yardımlaşmasından dolayı değil, ekmeğin fiyatlarının arttığı ve eve ekmek götüremeyenler vardır diye bu kampanyayı başlatması sorun. Şimdi halk Bahçeli'ye nasıl isyan etmesin. Buğday fiyatlarını ayarlayan hükümet, fırıncıları denetleyen hükümet ve Bahçeli de bu hükümetin ortağı. Madem ekmek alamayan vatandaşları düşünüyorsun, niye zam yapmalarına izin verdiniz demezler mi adama? BAŞIMIZI İKİ ELİMİZİN ARASINA KOYUP DÜŞÜNME VAKTİ GELDİ Görüşümüz ve düşüncemiz ne olursa olsun. Mezhebimiz, ırkımız, soyumuz, dinimiz, rengimiz ne olursa olsun, bu ülkenin bayrağı altında yaşıyor ve bu ülkenin topraklarından besleniyoruz. O zaman kimsenin kimseye üstünlüğü yok. Hükümetler bugün var yarın yok. Değişmeyen sadece milli bekamız ve ülkemizin bütünlüğü. Bu yüzden kimse kendini yeri doldurulamaz olarak görmesin. Doğruya doğru eğriye eğri diyebiliyorsak adaletten ve hukuktan bahsedebiliriz. “Aman ben bu görüştenim doğru da olsa yanlış da olsa desteklemek zorundayım” diyorsa bir insan, ülkesini sevdiğinden hiç bahsetmesin. Olaylara ne zaman at gözlüğünden bakar gibi bakmaktan vazgeçeceğiz işte o zaman bizim bileğimizi kimse bükemeyecek. Dış borcumuzun 250 milyar dolara yaklaşması, cari açık, işsizlik, döviz gibi ekonomik kriterleri görüp de kimse sosyal medyadan öyleyiz böyleyiz diye atıp tutmasın. Herkes ülkesini çok seviyor emin olun. Kimse kimseye vatan sevgisi dersi vermeye çalışmasın. Hepimiz başımızı iki elimizin arasına alalım ve düşünelim. Yoksa gün gelir askıya ekmek asacak adamı da bulamayız. Sağlıcakla...
Ekleme Tarihi: 30 Ekim 2020 - Cuma
Ramazan Duman

DERDİMİZ EKMEK PARASI 'ASKIDA EKMEK' DEĞİL

Ülkemizi ayakta tutan belli başlı yapı taşları vardır. Bu yapı taşları tüm ülkelerin refah ve ekonomik olarak nasıl yaşadığının bir çeşit karnesidir. Bir ülke istediği kadar “güçlüyüz, zenginiz, demokratikiz” desin. Eğer uluslararası arenada karnen zayıflarla doluysa, size hiçbir devlet itibar etmez. Peki, nedir bu yapı taşları? İşçi, emekli, esnaf, memur, sanayici… Ülkende bu sektördeki insanlar mutlu ve ekonomik olarak yaşantılarından memnun ise ülke refah ve medeniyet seviyesine ulaşmış demektir. Şimdi soruyorum değerli okurum. Sen kendini hangi sektörde buluyorsun ve ekonomik olarak rahat mısın? Gelecek kaygısı çekiyor musun? Eminim birçoğumuz bu sorunları yaşıyordur.

Mesela virüsün en yoğun olduğu günlerde millet maske bulamazken, ülkemiz ABD'ye maske ve tıbbi cihaz yardımı yaptı. Bu kamuoyuna nasıl yansıdı hepimiz biliyoruz. Oysa bunun da sonradan nasıl bir yardım olduğu ortaya çıktı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfieldin; Devlet hastanelerinin ABD'li ilaç firmalarına 2,3 milyar dolar borcu olduğunu ve bu meblağın ödenmemesi halinde Türkiye piyasasından çekilmeyi düşündüklerini söyledi. Yani ABD'ye boşuna yollamadık o maskeleri.

Ülkemizin topraklarında, adamı ters diksen, düz çıkar. Ama nafile. Konya kadar Hollanda, tarım ve hayvancılığı yönetiyor. Hükümet maalesef kuru gıdada vergiyi sıfırladı. Artık ucuz diye yağma ettiğimiz meşhur marketlerimiz kuru gıdalarını dışarıdan getirtiyor. Mazotun gübrenin ve tohumun azizliğine uğrayan çiftçimiz ise boş tarlalarına endişeli bakışlarını sürdürüyor. Kuru fasulye Kırgızistan’dan, mercimek Kanada’dan, bulgur Rusya’dan geliyor.

PEKİ, BİZE KİM YARDIM EDECEK?

Ülkemiz Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla başta Suriye'deki sivil halk olmak üzere ihtiyaç sahibi ülkelere 100 bin ton ekmeklik buğday unu ve 10 bin ton bakliyat hibe edeceğini duyurdu. Yapılan yardıma sözüm yok ama biz daha bir hafta önce imkansızlıklardan dolayı internet bağlatamayan babanın oğluyla çatıya çıkıp internet çekmek isterken düştüğünü okumadık mı? Her gün görmüyor muyuz çöpten ekmek toplayan insanımızı? Pazar yerleri kapanınca atılan gıdaları almak için yarışan insanlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? İş bulamayıp kendini asan öğretmen bizim canımız değil mi? Pazar parası bulamayıp eşine mahcup olup kendini doğalgaz borusuna asan vatandaş bizim insanımız değil mi?

Yazımın başında dedim ya çok acayip bir ülkeyiz diye. Bir taraftan “dünya ülkeleri arasına giriyoruz, ekonomimiz şahlanıyor, şubat marttan daha iyi olacak” diyoruz ama yaşam şartlarına baktığımız zaman kocaman bir fiyasko görüyoruz. Bir taraftan Afrika ülkelerine binlerce ton gıda yardımı yapıyoruz, diğer taraftan Bahçeli'nin projesi olan "Askıda ekmek" kampanyası başlatıyoruz.

BALIK VERMEYİ DEĞİL, BALIK TUTMAYI ÖĞRETEMEDİK

Ülkenin hazine harcamalarına baktığımız zaman en çok giderin yardımlar olduğunu görüyoruz. Kömür, gıda, kırtasiye, maaş, hibe saymakla bitmez. Ama atalarımızın dediği gibi "Taşıma su ile değirmen dönmez", "Elden gelen öğün olmaz." Ne hükümet olarak ne de halk olarak hazıra dağların dayanamayacağını öğrenemedik. Hükümetler verdi, halk aldı. Karşılıklı herkesin de hoşuna gitti.

Devlet Bahçeli belki iyi niyetle ortaya bir laf attı. " Askıda ekmek." Osmanlıdan günümüze kadar gelen bir gelenek. Bu yeni bir fikir değil. Halk zaten bazı yerlerde bu uygulamayı hala sürdürüyor. Bahçeli bu geleneği söylerken halkın yardımlaşmasından dolayı değil, ekmeğin fiyatlarının arttığı ve eve ekmek götüremeyenler vardır diye bu kampanyayı başlatması sorun. Şimdi halk Bahçeli'ye nasıl isyan etmesin. Buğday fiyatlarını ayarlayan hükümet, fırıncıları denetleyen hükümet ve Bahçeli de bu hükümetin ortağı. Madem ekmek alamayan vatandaşları düşünüyorsun, niye zam yapmalarına izin verdiniz demezler mi adama?

BAŞIMIZI İKİ ELİMİZİN ARASINA KOYUP DÜŞÜNME VAKTİ GELDİ

Görüşümüz ve düşüncemiz ne olursa olsun. Mezhebimiz, ırkımız, soyumuz, dinimiz, rengimiz ne olursa olsun, bu ülkenin bayrağı altında yaşıyor ve bu ülkenin topraklarından besleniyoruz. O zaman kimsenin kimseye üstünlüğü yok. Hükümetler bugün var yarın yok. Değişmeyen sadece milli bekamız ve ülkemizin bütünlüğü. Bu yüzden kimse kendini yeri doldurulamaz olarak görmesin. Doğruya doğru eğriye eğri diyebiliyorsak adaletten ve hukuktan bahsedebiliriz. “Aman ben bu görüştenim doğru da olsa yanlış da olsa desteklemek zorundayım” diyorsa bir insan, ülkesini sevdiğinden hiç bahsetmesin. Olaylara ne zaman at gözlüğünden bakar gibi bakmaktan vazgeçeceğiz işte o zaman bizim bileğimizi kimse bükemeyecek. Dış borcumuzun 250 milyar dolara yaklaşması, cari açık, işsizlik, döviz gibi ekonomik kriterleri görüp de kimse sosyal medyadan öyleyiz böyleyiz diye atıp tutmasın. Herkes ülkesini çok seviyor emin olun. Kimse kimseye vatan sevgisi dersi vermeye çalışmasın. Hepimiz başımızı iki elimizin arasına alalım ve düşünelim. Yoksa gün gelir askıya ekmek asacak adamı da bulamayız.

Sağlıcakla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.