Kaybetme korkusu ya da yenilme korkusu insanoğlunun her dönemde yaşadığı bir duygudur. Hele birde bu durum siyaseti içeriyorsa durum daha da vahim. Muhalefet son günlerde 6 partinin genel başkanlarının bir araya gelmesiyle hareketlenmeye başladı. Bunlara yeni kurulan partileri de ekleyince siyaset epey hızlandı. Her ne kadar iktidar cephesi erken seçim yok desede, muhalafet ve yeni kurulan partiler, küçük çapta mitingler, açılışlar, kongreler yaparak halkın nabzını tutmaya başladılar. İktidar da boş durmuyor tabi. Seçim kanunda yapılmaya çalışılan yenilikler, seçim barajının düşürülmesi, ekonomide atılan bazı adımlar bu seçimlerin ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Görülen o ki, iktidar cephesinde ateş bacayı sarmış.
DERDİMİZ BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL, ÜZÜM YEMEK
Ekonomide halk, sokaklarda, medyada, televizyonlarda, çarşı pazarda feryat ederken, bazı vekiller, ekonominin iyi gittiğini İngiltere ve Almanya'da bile krizin olduğunu savundular. Hatta Milletvekillerinden biri "İçiniz karardığı canınız sıkıldığı zaman, bakın ne kadar güzel yollar yapılmış, gözünüz gönlünüz açılsın" dedi. Tabi dilin kemiği yok. Ama çok iyi biliyoruz ki, ülke nüfusunun yüzde 80'i ne Çanakkale köprüsünden geçecek ne İstanbul havaalanını kullanacak ne de marmaray köprüsünden geçecek. Ama dünyanın değişmeyen kanunu olan her insan her aile ocağında pişen yemeği, traktörüne koyacağı mazotu, tarlasına atacağı gübreyi düşünmeden edemeyecek. Karnı aç olanın, tenceresi boş olanın karnını ne yollar ne köprüler ne de ekonomideki kuru vaatler doyurur.
NEDEN KALICI DEĞİL GEÇİCİ ÇÖZÜMLER ÜRETİYORUZ?
O kadar enterasan bir ülke olduk ki, halkın kendisi de bizi yönetenlerde günübirlik yaşar olduk. Yağ krizi olacak deniliyor hurra halk marketlere hucum yağlara saldırıyor. İki gün geçiyor Tarım Bakanı "Yağ stoğumuz yeterli paniğe gerek yok" diyor. Elektrik halkın cebini yakıp halk isyan ediyor, Enerji Bakanı ayarlama yaptık diyor. Yetmiyor tekrar düzenleme bir bakmışız kış bitmiş. Kalıcı ve sistemsel hiçbir projemiz yok.
Şimdi tam zamanı olan tarım faaliyetleri başlıyor. Başta da dedim ya üreten köylü vatandaşımız köprülere, yollara değil traktörünün deposuna bakacak. Tarlasına atacağı gübreyi nerden daha ucuza alabilirimin hesabını yapacak. Belkide bir çoğu alamayacak. Hani eski Başbakan Binali Yıldırım bey "Çiftçinin mazotunun yarısı bizden, yarısı çiftçiden demişti" hadi görelim bu icraatları lütfen.
UKRAYNA'YA HELAL OLSUN
Son olarak değinmeden edemeyeceğim. Rusya'nın ihtirası ve gözü dönmüşlüğünün neticesinde bir ülkenin geleceği yok ediliyor. İşgal ettikleri ülkede denenen silahlar, bombalar, füzeler var. Ukrayna çok zor bir durumda olmasına rağmen halkın birbiriyle kenetlenmesi, erkelerin silahlanması ve en önemlisi savaşa rağmen ülkede hiçbir yağmanın yapılamaması gerçekten takdire şayan bir durum. Bunu böyle yazınca marketlerde ayçiçek yağı yağmalamları geldi aklıma. Mazota 1 lira zam gelecek diye, geceden akaryakıt kuyrukları geldi aklıma. Umarım bizim ülkemiz böyle bir savaşın içine girmez.