Ülkemiz ekonomik olarak çok badireler atlattı. Ama hiçbiri bu kadar milleti derinden sarsmadı. Hatırlayalım eski günleri. Yıl 2002-2003 Ecevit dönemi. Hasta olan Ecevit toplantılara katılmakta zorluk çekiyordu, ekonomik olarak ülke çırpınıyor ve bir ümit olarak Amerika’dan Kemal Derviş getirtiliyor ve ekonominin başına geçiriliyordu. Olmadı bir türlü dikiş tutmadı.
DAHA ZOR SENARYOLAR YAŞANIYOR
Yaklaşık 20 yıldır AK Parti iktidarı yönetiyor ülkemizi. Günahıyla sevabıyla, iyisiyle kötüsüyle ülkenin gidişatı onların elinde. Yapılan her güzel hizmeti alkışladığımız gibi yapılan yanlışları da eleştiriyoruz. Ama son zamanlarda başımıza ekonomi denilen illet öyle işler açtı ki, kolayda başımızdan gidecek gibi gelmiyor bana.
Halk artık neyin zamlandığını, neyin fiyatının düştüğünü, kimin nasıl geçindiğini yani kısacası hiçbir şeyi umursamaz hale geldi. Afyonlanmış bir millet olarak, hala kafalar ben hep 50 TL'lik alıyorum kafasında.
Güneydoğu sınırlarımızdaki ülkeler petrolü su gibi kullanıyor. Ya bu meret bizim sınırlarımızdan dünyaya yayılıyor. Nasıl oluyor da dünyanın en pahalı petrolünü kullanıyoruz. Bu işte bir terslik var diyeceğim ama pahalı petrolün nedenini herkes biliyor. "VERGİ" adı öyle ya da böyle olsun. Devletin kasasını berber dükkanının, bakkalın, terzinin ödediği vergilerle doyamayacağını hepimiz biliyoruz. Ama düşünün ülkemizde milyonlarca araç var, traktör var, iş makineleri var. Ve bunların hepsi mazot demek, benzin demek yani kısacası vergi demek. Hazır petrolden vergi almak mı? yoksa esnaftan, çiftçiden vergi toplamak mı? Takdir sizin.
ARINÇ GEMİDEN SON İNEN Mİ OLACAK?
Geçen hafta sayın Arınç yine açtı ağzını yumdu gözünü. Parti içindeki ağırlığına güvenen Arınç, parti içindeki arkadaşlarını uyardı ve " Artık kral çıplak" demenin zamanı geldi diyerek kimlere mesaj verdiği az çok biliniyor. Majestelerinin yanında tatlı su balığı gazetecileri neden uyarma gereği duydu biliyoruz. Doğrular söylenmedikçe, işler iyi izlenimi vermekle, halkın durumunu gizlemekle partiye daha çok zarar verileceğini biliyor sayın Arınç. Arınç bu gemi batarsa herkesin batacağını ve artık herkesin kendine gelmesini istediğini açıkça söyledi. Ha buna Ak Parti içinde ters cevap verenler olmadı mı? tabii oldu. Rant peşinde koşanlar, makamlarına koltuklarına dört elle sarılanlar, bunlar Arınç'ın sözlerinden tabii ki rahatsız oldular.
Şuna eminim ki, halk Arınç'ın sözlerini bile tatmin edici bulmuyor. Ekonomik kriz o kadar iliklerimize işledi ki, o bunu demiş şu bunu demiş milleti zerre ilgilendirmiyor. Ya ben ilk defa maaşına zam yapılacak olan işçi, emekli, memurun ‘zam olsa ne olur paramız 2 haftada pul olur’ diyerek heyecanını yitirdiğini gördüm. Adam zammı takmıyor bile. O da biliyor yapılan zammın onu kurtaramayacağını.
TEK DERDİMİZ: GEÇİM GEÇİM GEÇİM
Ev hanımından tutun emeklisine, çiftçisinden tutun memuruna, işçisinden tutun esnafına kadar milletin tek derdi geçim ve hayat pahalılığı. Yapılan zamları saymıyorum. Kime sorsan haklı. Hükümet en tepeden zammın fitilini çakıyor, bir gün sonra raflarda ateş alıyor. Bu ülkenin şu an halkını hayat pahalılığından başka hiçbir şeyle ikna edemezsin. Yollar, köprüler, barajlar, havaalanları bu ekonomik krizin yanında lafı bile yapılmayacak yatırımlar. Ülkenin birçoğu evine ekmek götürmenin derdinde. Parası olana sözüm yok. Onlar zaten bu ülkede hep kazananlar kulübünde. Düşünsenize parası olan dolar alıyor belli bir süre bekliyor hop vurgun yapıyor. Altın alıyor öyle, faize yatırıyor yine kazanıyor. Bu ülke öyle bir yer oldu ki, parası olanın parasıyla para kazandığı hiç çalışmadan zengin olduğu bir ülke. Hatta biraz paran varsa vatandaşlık bile veriyoruz.
HÜKÜMET EKONOMİK KRİZİ ÇÖZMEK ZORUNDA
Cumhurbaşkanı etrafındaki çemberi kırmalı. Nasıl önceden taksicilerle oturup çay içiyorsa, halkın önünde arabasını durdurup vatandaşla sohbet ediyorsa, çat kapı ev ziyaretleri yapıyorsa yine onları yapmalı. Sorunları danışmanlardan değil, bizzat halkın ağzından dinlemeli. Ülkede her şey güllük gülistanlık olmadığını bizzat görmeli.
Yaklaşık 20 yıldır ülkemiz tek parti tarafından yönetiliyor. Günahıyla sevabıyla sorumluluk AK Partide. Sorunların odağında da çözüm merkezinde de hükümet var. Seçimler zamanında yapılırsa yaklaşık bir yıl var. Ya hükümet şimdi ekonomiye bir çare bulur işleri yoluna koyar seçime öyle gider. Ya da bu kriz devam eder, bu şartlarda seçime girer sonu ne olur bilinmez. Bu şartlarda seçime hiçbir hükümet girmek istemez. Yoksa intihar olur. Tencerenin kaynamadığı hiçbir ocakta mazeret kabul edilemez. Sonuçta ne demişler " Aç fare ambarı delermiş" ülke ekonomisinin düzelmesi en büyük temennimiz. Kalın sağlıcakla...