Değerli dostlar, geçen hafta “Zaferler Ayı Ağustos” adlı yazımızın ilk bölümünü aktarmış, devamını da haftaya bırakmıştım. Bu yazılar, farklı başlıklar altında beş haftalık bir seri olacak. Yazı serimizin ikincisine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
***
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa öyle bir hamle yapmalıdır ki tek bir hamlede tüm düşmanı Anadolu'dan, Türk yurdundan kovup onları denize dökmelidir. Askeri stratejide saldırmak, savunma yapmaktan çok daha zordur. Bu nedenle saldıran tarafın çok daha üstün bir orduya ve güce sahip olması gerekir. Ama Türk ordusu, teknik açıdan Yunan ordusuna karşı üstün değildir. İşte Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle şartların oluşmasını bekler. Şartların oluşmasını beklerken Büyük Millet Meclisindeki muhalefet grubu da Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı geç kalmakla, orduyu bekletmekle suçlar.
***
O anlarda Büyük Millet Meclisinde ciddi tartışmalar çıkar. “Başkomutan ordusunun başına geçsin!” lafları edilir. Gazi Mustafa Kemal Paşa ise kesin zafer elde edebilmek için düşmana “ani, güçlü ve beklenmedik” bir darbe indirmek gerektiğini çok iyi anlamıştır. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, böyle güçlü ve etkili bir darbe için saldırı planını sır gibi gizlemeye karar verir. Bu stratejiye göre beklenmedik bir saldırı için “saldırıya hiç niyetli olmadığı” imajı çizmek gerekmektedir. Öyle yapar; ama bir yandan da gizli gizli gerekli çalışmaları yürütür. Önce 23 Temmuz'da gizlice Akşehir'deki karargaha gidip “saldırı planını harekete geçirdiğini” güvendiği en yakın komutanlarına açıklar. Ardından durumu ilgili komutanlara açıklayabilmek için 28 Temmuz'da futbol maçı organize eder. Tüm komutanlar maça davet edilir. Maç bitiminde gizli bir toplantı yapılır ve ilgili komutanlara saldırı niyeti açıklanır.
***
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, 30 Temmuz günü çalışma bahanesiyle evine çekildiğini söyler ve gizlice Akşehir'e geçer. Tüm bu olup biteni kimsenin ruhu duymaz. İsmet Paşa ve Fevzi Paşa ile buluşup saldırı stratejisini tartışır. Öyle bir plan kurar ki düşman, ne olduğunu anlayamadan mağlup edilecek ve denize dökülecektir. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, “saldırıya niyetli olmadığı imajını” güçlendirmek için Dışişleri Bakanı Fethi Bey'i İngiltere'ye gönderir ve İngilizlerle barış görüşmeleri yapmasını ister. Barış için öneride bulunan Türklerin saldırıya niyetli olmadığı düşünülecektir.
***
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, 17 Ağustos'ta arkadaşı Behiç Bey'i görmek için Konya'ya gideceğini açıklar. Aslında bu, gizli bir askeri ziyarettir. Fakat Büyük Millet Meclisi, olup bitenlerden habersizdir. Meclistekiler saldırı beklerken Başkomutan maç izlemekte, barış teklifinde bulunmakta ve arkadaş gezmelerine çıkmaktadır(!). Gazi Mustafa Kemal Paşa, savaş planını komuta heyetine anlatabilmek için gizli bir ziyaret daha yapmayı düşünür. İşi şansa bırakmamak için 21 Ağustos günü büyük bir çay partisi düzenler.
ÇAY PARTİSİ MUHALİFLERİ İYİCE KIZDIRIR
Çay partisi, 20 Ağustos günü Hakimiyet-i Milliye gazetesinde ilan edilir. Herkes davetlidir. Futbol maçı, barış önerisi, arkadaş ziyareti derken bir de üzerine çay partisi düzenlenmesi muhalifleri iyice kızdırır. Fakat Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, tüm bu tepkilere ve eleştirilere kulağını tıkar. Çünkü muhaliflerin bağırtısı, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın “saldırıya niyetli olmadığı” imajına katkıda bulunmaktadır. Yunan cephesi, bu olup bitenler karşısında Türklerin birbirine girdiğini düşünür ve böyle bir durumda saldırıya geçme ihtimali vermez.
KEMAL PAŞA SAVAŞ PLANINI ANLATIR
Yani her şey, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın istediği gibi gitmektedir. Artık “beklenmedik saldırı” için şartlar oluşmuştur. Çay partisinin olduğu gece Kemal Paşa, gizlice Akşehir'deki karargaha gidip savaş planını anlatır. Yunan ordusu, kuzey-güney ekseninde dizilmiştir. Ordu, iki parça halindedir. Büyük olanı Afyon'da, küçük olanı Eskişehir'dedir. Türk ordusu da tam karşısında hizalanmıştır. Yunan ordusunu bir darbede dağıtıp denize dökmek için Afyon'da bulunan büyük parçaya vurmak gerekmektedir. Bunu da “beklenen” yerden değil, beklenmeyen yerden yapmak gerekir. Yunan ordusu, Türk saldırısını doğudan beklemektedir. Bu düşünceye göre Türk ordusu onların tam tersine güneyden saldırmalıdır. Yazımızın devamı haftaya…
Sözün Özü:
Durmadan devam ettiğin sürece, ne kadar yavaş gittiğinin bir önemi yoktur. Konfüçyüs