Seden Ün
Köşe Yazarı
Seden Ün
 

Duygusal açlık ve kilo kontrolü

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı; sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, insanın fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olması şeklinde tanımlamıştır. İnsanlar hayatları boyunca sağlıklı ve zinde kalabilmek için beslenmeye ihtiyaç duyarlar. Ancak beslenme insanın sağlığını koruması ve yaşam kalitesini arttırması için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. *** Yeme davranışını etkileyen pek çok etken söz konusudur.  Yeme alışkanlıkları ile duygular arasındaki ilişki, kişinin ruh haline veya özelliklerine göre değişebilir. Özellikle toplumumuzda her duyguyla beraber yemek yemeyi birleştirmek etrafımızda oldukça sık gördüğümüz bir davranıştır. Bugün üzerinde duracağımız duygusal yemek yeme problemini stres, depresyon, öfke, anksiyete, can sıkıntısı ya da mutluluk durumlarında bireylerin fiziksel açlık olmamasına rağmen yemek yeme isteği olarak açıklayabiliriz. Bu durum genellikle bireyin duygularını bastırma ihtiyacıyla alakalıdır. Özellikli olumsuz duygulara karşı gelişen bu durum aslında bir yeme bozukluğudur. Duygularımızın, iştah ve besin alımı üzerinde %30-48 oranında artma veya azalmaya sebep olduğu belirtilmektedir. *** Duygusal yeme problemi yaşayan insanlar genellikle açlık hissinin fizyolojik mi yoksa duygusal mı olduğunu ayırt edemezler. Bunu ayırt etmek için ilk olarak aklımıza çok da sevmediğimiz bir yemeği getirerek “şu anda o yemek olsaydı yer miydim?” gibi bir soruyu getirebiliriz. Birey fizyolojik açlık yaşıyorsa o anda ne olsa yemek isteyecekken duygusal açlık yaşayan insanların cevabı genellikle “yok ya onu yemem de çikolata / pasta (ya da sevdiği her hangi bir yiyecek) olsa yerdim” şeklinde olmakta. Çünkü duygusal açlık çeken kişiler saldırır gibi tüketir, sürekli açlık hissi yaşar ve başka alternatiflere bakmadan kafasında odaklandığı yiyeceği bitirmeye çalışır. *** Fiziksel olarak açlıkta, halsizlik ve mide gurultusu hissedilmektedir ve kişi sebze yemeği bile olsa yiyerek tokluk sağlayabilir. O nedenle bu soru duygusal açlık halinde olup olmadığımızı anlamak için küçük ama etkili bir yöntemdir. Dikkat edebileceğimiz bir diğer nokta ise bu açlıkların ortaya çıktığı saatler olabilir. Genellikle duygusal açlıklar yapılması gereken öğün saatlerinde değil daha çok öğün dışı ve gece geç saatlerde hissedilmektedir. Özellikle gece yemeleriyle beraber duygusal açlık maalesef beraberinde kilo alımını da getirmektedir. *** Aşırı kilo alımı sonucunda oluşan obezite, birçok kronik hastalığa neden olmakla birlikte; sosyal ve psikolojik problemlere yol açan kronik bir hastalıktır. Bu nedenle zaman içerisinde bireyler duygusal açlık – kilo alma – sosyal aktivitelerin azalması – stres, depresyon – duygusal açlık gibi olumsuz bir kısır döngünün içerisine girerek maalesef toplumdan soyutlanmaktadır. Duygusal yemeler kilo alma (obezite) dışında depresyon, hormonal problemler ve yeme bozukluklarına da sebep olmakta ve ilerledikçe daha ciddi problemler ortaya çıkarmaktadır. *** Duygusal yemelerde öncelikli çözüm önerisi sağlıklı dengeli ve ruh halini destekleyen beslenme alışkanlıkları kazanmaktır. Danışanı bireysel olarak değerlendirmek, onu duygusal yeme problemine iten nedenleri iyi saptamak ve kişiye yönelik beslenme planları oluşturmak oldukça önemlidir. Bunun için en başta bireyin de kendisini tanıması ve duygusal yemelerinin farkında olması gerekir. *** Farkındalıkla yemek, duygu ve besin günlüğü kullanmak bu konuda kişiye oldukça yardımcı olabilir. Farkındalıklı yemeyi biraz açmak gerekirse besinlere beş duyuyla temas etme, sadece yemeğe odaklanarak yavaş bir şekilde yeme, yemeğin tadını fark etme, açlık sinyallerini fark etme gibi durumları kapsamaktadır. Ruh halini etkilediği ve duygusal beslenmeyi azalttığı için egzersize de mutlaka yer verilmelidir.
Ekleme Tarihi: 15 Aralık 2022 - Perşembe
Seden Ün

Duygusal açlık ve kilo kontrolü

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı; sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, insanın fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olması şeklinde tanımlamıştır. İnsanlar hayatları boyunca sağlıklı ve zinde kalabilmek için beslenmeye ihtiyaç duyarlar. Ancak beslenme insanın sağlığını koruması ve yaşam kalitesini arttırması için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır.

***

Yeme davranışını etkileyen pek çok etken söz konusudur.  Yeme alışkanlıkları ile duygular arasındaki ilişki, kişinin ruh haline veya özelliklerine göre değişebilir. Özellikle toplumumuzda her duyguyla beraber yemek yemeyi birleştirmek etrafımızda oldukça sık gördüğümüz bir davranıştır. Bugün üzerinde duracağımız duygusal yemek yeme problemini stres, depresyon, öfke, anksiyete, can sıkıntısı ya da mutluluk durumlarında bireylerin fiziksel açlık olmamasına rağmen yemek yeme isteği olarak açıklayabiliriz. Bu durum genellikle bireyin duygularını bastırma ihtiyacıyla alakalıdır. Özellikli olumsuz duygulara karşı gelişen bu durum aslında bir yeme bozukluğudur. Duygularımızın, iştah ve besin alımı üzerinde %30-48 oranında artma veya azalmaya sebep olduğu belirtilmektedir.

***

Duygusal yeme problemi yaşayan insanlar genellikle açlık hissinin fizyolojik mi yoksa duygusal mı olduğunu ayırt edemezler. Bunu ayırt etmek için ilk olarak aklımıza çok da sevmediğimiz bir yemeği getirerek “şu anda o yemek olsaydı yer miydim?” gibi bir soruyu getirebiliriz. Birey fizyolojik açlık yaşıyorsa o anda ne olsa yemek isteyecekken duygusal açlık yaşayan insanların cevabı genellikle “yok ya onu yemem de çikolata / pasta (ya da sevdiği her hangi bir yiyecek) olsa yerdim” şeklinde olmakta. Çünkü duygusal açlık çeken kişiler saldırır gibi tüketir, sürekli açlık hissi yaşar ve başka alternatiflere bakmadan kafasında odaklandığı yiyeceği bitirmeye çalışır.

***

Fiziksel olarak açlıkta, halsizlik ve mide gurultusu hissedilmektedir ve kişi sebze yemeği bile olsa yiyerek tokluk sağlayabilir. O nedenle bu soru duygusal açlık halinde olup olmadığımızı anlamak için küçük ama etkili bir yöntemdir. Dikkat edebileceğimiz bir diğer nokta ise bu açlıkların ortaya çıktığı saatler olabilir. Genellikle duygusal açlıklar yapılması gereken öğün saatlerinde değil daha çok öğün dışı ve gece geç saatlerde hissedilmektedir. Özellikle gece yemeleriyle beraber duygusal açlık maalesef beraberinde kilo alımını da getirmektedir.

***

Aşırı kilo alımı sonucunda oluşan obezite, birçok kronik hastalığa neden olmakla birlikte; sosyal ve psikolojik problemlere yol açan kronik bir hastalıktır. Bu nedenle zaman içerisinde bireyler duygusal açlık – kilo alma – sosyal aktivitelerin azalması – stres, depresyon – duygusal açlık gibi olumsuz bir kısır döngünün içerisine girerek maalesef toplumdan soyutlanmaktadır. Duygusal yemeler kilo alma (obezite) dışında depresyon, hormonal problemler ve yeme bozukluklarına da sebep olmakta ve ilerledikçe daha ciddi problemler ortaya çıkarmaktadır.

***

Duygusal yemelerde öncelikli çözüm önerisi sağlıklı dengeli ve ruh halini destekleyen beslenme alışkanlıkları kazanmaktır. Danışanı bireysel olarak değerlendirmek, onu duygusal yeme problemine iten nedenleri iyi saptamak ve kişiye yönelik beslenme planları oluşturmak oldukça önemlidir. Bunun için en başta bireyin de kendisini tanıması ve duygusal yemelerinin farkında olması gerekir.

***

Farkındalıkla yemek, duygu ve besin günlüğü kullanmak bu konuda kişiye oldukça yardımcı olabilir. Farkındalıklı yemeyi biraz açmak gerekirse besinlere beş duyuyla temas etme, sadece yemeğe odaklanarak yavaş bir şekilde yeme, yemeğin tadını fark etme, açlık sinyallerini fark etme gibi durumları kapsamaktadır. Ruh halini etkilediği ve duygusal beslenmeyi azalttığı için egzersize de mutlaka yer verilmelidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.