Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

PERŞEMBE PAZARI SORUNU

Manisa’nın tarihindeki olmazsa olmaz pazarlarından bir tanesi Perşembe Pazarı. Çocukluğumun Manisa’sında 1. Anafartlar’da kurulurdu. Bugün 58 yaşındayım. O zaman 8 -10 yaşında idim. Dedemin koca evinin pencere pervazına oturur pazarı seyrederdik. Hatta Ağustos ayında kırmızı salçalık biberleri dağ gibi evin duvarına yığarlar ve insanlarda çuval çuval alırdı. O ticareti zevkle seyrederdik kardeşimle. Karşı köşede peynirciler, domates, patates satanlar. Saymakla bitmez. Ama bütün bir gün boyunca ara sıra seyretmekten zevk alırdım. Bize görsel bir öğreti idi. Hani şu milletin dilinden düşüremediği, okulların bazılarının uygulamaya koyduğu Finlandiya Eğitim Sistemi gibi. Hayatın nasıl aktığını, yaşamın nelerle dolu olduğunu öğretmek için günün üçte biri sınıflarda, üçte ikisi de laboratuvar veya dış mekanda geçirtiyor bu sistem. Zaten bunu anlamak ve akılcı düşünmek için Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını mutlaka okumalısınız. Atatürk lise ve askeri okullarda bu kitabı ders kitabı yapmıştı. Bataklıklardan nasıl muhteşem bir ülke oluşturursunuz. Suomi. Atatürk de batmış bir ülkeyi tekrardan modern olarak kurdu. İşte artık simge haline gelmiş, Ege’nin her yerinde bilinen- tıpkı Tire Salı Pazarı gibi -Manisa Perşembe Pazarı artık mahkeme kararı ile yeni yerine taşınana kadar kurulmayacak. Esnaf şikayetçi ve mahkeme kanalına gitmiş, pazarcı esnaftan şikayetçi. Belediyeler hepsinden şikayetçi. Halkı ve çocukları düşünen yok. Salla gitsin nasılsa yine oy alırız. Mecbur verecekler. Toplumsal uzlaşmanın olmadığı yerlerden biri herhalde Türkiye Cumhuriyeti. Mustafa Kemal Atatürk müreffeh bir ülke yaratmak istedi ve arkadaşları ile bunu yaptı. Bir toplumsal uzlaşma ve modernleşme yaptı. Elbette uzlaşmak istemeyen kişiler de vardı ama çok azdı. Bugün herkes birbiri ile kavgalı. Sorunlar çözülmüyor. Mesela Manisa’da hala imar işi çözülecek. Gazete ve haberlerde işte belediyeler toplandı, imar işi artık hazır diye aylardır aynı şeyleri dinliyoruz ama ortada bir şey yok. İşte sonunda Perşembe Pazarı da bundan nasibini aldı. Ne zaman eski garajın oradaki yer bitecek o zaman kurulacak. Marketlerinde işine geliyor ayrıca. Bir düşünün bakalım. Cumartesi günü sabah pazarla ilgili haberi okuduktan sonra Oda Başkanı Halim Bey’i gördüm. Kendisi ile muhabbetim vardır. Takıldım ve sordum neler olduğunu. O da dertliymiş, ellerinde torbalarla eve Alaybey pazarından bir şeyler almış, anlatmaya başladı. Her iki belediye ile konuştuk, hepsi “tamam” diyor ama iş bir türlü çözülmüyormuş. Hatta her tezgah başına alınan paranın iki mislini teklif ettim ki eski yerimiz olan Muradiye Camii’nin oraya gidelim diye. “Kimse oralı olmuyor” dedi. Pazarcının ekmeği ile oynuyorlar diye şikayet etti. Sonra ayrıldı. Adam haklı, çünkü pazarcılık, az kazansan da çok kazansan da çileli bir iş. Sabah saat 5’te tezgah kuracaksın, akşam 8’de tezgah sökeceksin, tuvalete bile gidemezsin. Zor bir iş. İnsan kazandığı parayı bile harcayacak zaman bulamıyor. Bir de şimdi moda bu, organik pazarlar var ama Manisa’daki pazarlar zaten öyle. Ovadan gelip tezgaha düşüyor. Kısacası kimse kimseye destek olmadığı ve halkın hiç mi hiç fikrinin sorulmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Bugün bu pazarlar halk için var. Halkın ne düşündüğünü anlamak da kolay. Mahallelerde anket yaptırırsınız ve örneklem alır ona göre bir yöneylem planı oluşturursunuz. Böyle bir şeye kimse bir şey diyemez ama halkın fikrini almadan yapacağınız her iş tarafınıza tepki olarak geri dönecektir. Lütfen Manisa halkının en eski pazarına bir çözüm bulunsun. Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 09 Şubat 2020 - Pazar
Mehmet ÇELİKEL

PERŞEMBE PAZARI SORUNU

Manisa’nın tarihindeki olmazsa olmaz pazarlarından bir tanesi Perşembe Pazarı. Çocukluğumun Manisa’sında 1. Anafartlar’da kurulurdu. Bugün 58 yaşındayım. O zaman 8 -10 yaşında idim. Dedemin koca evinin pencere pervazına oturur pazarı seyrederdik. Hatta Ağustos ayında kırmızı salçalık biberleri dağ gibi evin duvarına yığarlar ve insanlarda çuval çuval alırdı. O ticareti zevkle seyrederdik kardeşimle. Karşı köşede peynirciler, domates, patates satanlar. Saymakla bitmez. Ama bütün bir gün boyunca ara sıra seyretmekten zevk alırdım. Bize görsel bir öğreti idi. Hani şu milletin dilinden düşüremediği, okulların bazılarının uygulamaya koyduğu Finlandiya Eğitim Sistemi gibi. Hayatın nasıl aktığını, yaşamın nelerle dolu olduğunu öğretmek için günün üçte biri sınıflarda, üçte ikisi de laboratuvar veya dış mekanda geçirtiyor bu sistem. Zaten bunu anlamak ve akılcı düşünmek için Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını mutlaka okumalısınız. Atatürk lise ve askeri okullarda bu kitabı ders kitabı yapmıştı. Bataklıklardan nasıl muhteşem bir ülke oluşturursunuz. Suomi. Atatürk de batmış bir ülkeyi tekrardan modern olarak kurdu.

İşte artık simge haline gelmiş, Ege’nin her yerinde bilinen- tıpkı Tire Salı Pazarı gibi -Manisa Perşembe Pazarı artık mahkeme kararı ile yeni yerine taşınana kadar kurulmayacak. Esnaf şikayetçi ve mahkeme kanalına gitmiş, pazarcı esnaftan şikayetçi. Belediyeler hepsinden şikayetçi. Halkı ve çocukları düşünen yok. Salla gitsin nasılsa yine oy alırız. Mecbur verecekler. Toplumsal uzlaşmanın olmadığı yerlerden biri herhalde Türkiye Cumhuriyeti. Mustafa Kemal Atatürk müreffeh bir ülke yaratmak istedi ve arkadaşları ile bunu yaptı. Bir toplumsal uzlaşma ve modernleşme yaptı. Elbette uzlaşmak istemeyen kişiler de vardı ama çok azdı. Bugün herkes birbiri ile kavgalı. Sorunlar çözülmüyor. Mesela Manisa’da hala imar işi çözülecek. Gazete ve haberlerde işte belediyeler toplandı, imar işi artık hazır diye aylardır aynı şeyleri dinliyoruz ama ortada bir şey yok. İşte sonunda Perşembe Pazarı da bundan nasibini aldı. Ne zaman eski garajın oradaki yer bitecek o zaman kurulacak. Marketlerinde işine geliyor ayrıca. Bir düşünün bakalım.

Cumartesi günü sabah pazarla ilgili haberi okuduktan sonra Oda Başkanı Halim Bey’i gördüm. Kendisi ile muhabbetim vardır. Takıldım ve sordum neler olduğunu. O da dertliymiş, ellerinde torbalarla eve Alaybey pazarından bir şeyler almış, anlatmaya başladı. Her iki belediye ile konuştuk, hepsi “tamam” diyor ama iş bir türlü çözülmüyormuş. Hatta her tezgah başına alınan paranın iki mislini teklif ettim ki eski yerimiz olan Muradiye Camii’nin oraya gidelim diye. “Kimse oralı olmuyor” dedi. Pazarcının ekmeği ile oynuyorlar diye şikayet etti. Sonra ayrıldı.

Adam haklı, çünkü pazarcılık, az kazansan da çok kazansan da çileli bir iş. Sabah saat 5’te tezgah kuracaksın, akşam 8’de tezgah sökeceksin, tuvalete bile gidemezsin. Zor bir iş. İnsan kazandığı parayı bile harcayacak zaman bulamıyor. Bir de şimdi moda bu, organik pazarlar var ama Manisa’daki pazarlar zaten öyle. Ovadan gelip tezgaha düşüyor. Kısacası kimse kimseye destek olmadığı ve halkın hiç mi hiç fikrinin sorulmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Bugün bu pazarlar halk için var. Halkın ne düşündüğünü anlamak da kolay. Mahallelerde anket yaptırırsınız ve örneklem alır ona göre bir yöneylem planı oluşturursunuz. Böyle bir şeye kimse bir şey diyemez ama halkın fikrini almadan yapacağınız her iş tarafınıza tepki olarak geri dönecektir. Lütfen Manisa halkının en eski pazarına bir çözüm bulunsun.

Saygılarımla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.