Bizi bazen hayvanlar yerken, hemen bütün arkadaşlarımız hayvan mertebesine çıkacakları için düğün bayram yaparlar. Hele insanlara ve hele hele Müminlere yiyecek olursak; bunu, Yaratıcımızı müşahedeye kadar gidecek bir yola adım atmak gibi telakki ettiğimizden, inanın kendimizden geçeriz. Aldığımız lezzeti size anlatmak imkânsızdır. Belki çok akıllılarınız, tefekkürü iyice geliştirenleriniz; bizim yokluk yerine, varlığa sahip oluşumuzdan; taş yerine canlılığın ilk basamağı da olsa bitkiliğe nail oluşumuzdan aldığımız o mukaddes lezâizi ancak anlarlar. Esasen siz de bu mânâları yaşarsanız, o zaman ancak idrak edebilirsiniz. İşte biz, bu tarzımız ve düşüncelerimiz sayesinde dertsiz ve çok mesuduz.
Eğer idrakli bir çiçek olarak, tam kalbime karşı bir kalp bulabilseydim, daha çok anlatacaklarım vardı. İnşallah, pek çok insan, mânâ-yı harfiyle bakmayı öğrenir de, belgesellerde bizim anlatmak istediğimiz her şeyi öğrenirler. Ancak insanlar, uzun yazı okuyamıyorlar. Canları sıkılıyor. TV ve dizileri ve maç gibi şeyleri daha çok beğeniyorlar.
Hâlbuki onların Peygamberleri ki -Bizim dedelerimiz de O (asm) kainata teşrifinde, bizlerin de, her şeyin de hakikatini insanlara ve her varlığa çok açık bir tarzda ifade ettiği için hoşâmedi ettiklerinden, bizim dünyamızda O Zatın çok ehemmiyeti vardır- “Bir saat tefekkürün bir sene nafile ibadetten hayırlı olduğunu” söylemiştir. Hatta insan olup, O’nun sünnetine râm olmak için, asırlarca, halden hale geçerek çalışan çok fedailerimiz vardır. Tarihimiz bunların kahramanlıklarıyla doludur. Gelecek nesillerimizin belki hemen hepsi, bu davanın müdavimleri olacağına size garanti verebilirim.
Bizimle muhatap olanlardan, yaratıcımızın ismini hatırlayarak ilişki kurmak isteriz ki bu bizim en önemli hakkımızdır. Bunun için başlangıçta sadece Bismillah deseler kâfidir. Muhattabiyetin sonunda da basit, fakat çok kapsamlı bir söz de bekleriz, Elhamdülillâh! Bunların önemini, bunlarla neler kazandığınızı siz insanlar, bir bilseydiniz, söylemeyi hiç ihmal etmezdiniz. Mesela burada elma yerken Elhamdülillah derseniz, Cennette de Elhamdülillah’ı elma olarak yiyebilirdiniz. Bizden söylemesi.
Hatta bu arada bizim için çok önemli olduğu için söylemem lazım gelen bir husus daha var. Bazen yenen yemek veya sofraya dökülen yiyecek parçaları olan arkadaşlarım, asırlarca çalışıp da, tam insan mertebesine çıkacak iken, artık olarak çöpe gittiklerinde öldürülmüş gibi, katledilmiş gibi çok üzülüyorlar. Bu sebeple sizin arkadaşlarınız olan o insanlara çok kızıyorlar. Huzur-u mahşerde, onların iki yakalarından tutup, Yaratıcıya davacı olacaklar. Bunu hiç unutmayın. O gün onlar, avukatlarımızın iddialarından asla kurtulamayacaklar.
Ama o sünnet takipçilerinin, en küçük parçaları bile, insan mertebesine çıkarmak için artık da olsa, değerlendirmeleri; Yaratıcısına hürmeten, yiyecek sünnetlemeleri var ya, ona, hepimiz biteriz vallahi. O işi, mesela Bekir Berk gibi en lüks lokantalarda bile yapanlar ve yaptığının hikmetini de pervasızca ve nezahetle anlatmayı yapabilenler lehinde, inşallah kıyamette şahitlik yapacağız. Nimetlere hürmetinin mükâfatını hakkıyla alabilmeleri için bütün soyumuz, mahşer mahkemesinde hazır olacağız.
Dediğim gibi şimdi siz çok sıkılmışsınızdır. Ben de beni dinleyecekleri buluncaya kadar, lisan-ı halimle, ömrümün sonuna kadar, Rabbimin isimlerini yansıtmaya devam edeceğim. İsterse beni hiç anlamasınlar. İsterse bu mânâları çok kısa bir süre ilan edeyim. Her şeye razıyım.
O’nun isimlerine bir an bile mâkes olsam, bu bana yeter de artar bile.
Ya siz kendiniz için nasıl düşünüyorsunuz? İsterseniz iyi bir değerlendirme yapın.
Bizim gibi düşünmeniz temennisiyle hoşça ve imanla kalın inşallah…