Rabbim Manisa’mızı ve İzmir’imizi çok daha büyük bir felaketin içinden inşallah az bir zararla çıkardı sayılır! Şimdiye kadar seksen civarında vatandaşımızın vefatını üzülerek öğrendik. 100’ün üstünde insanımız enkaz altından büyük gayretlerle sağ salim kurtarıldı. İnşallah uğraşılan birkaç apartmanın enkazından da müjdeli ve sevindirici neticeler alınır. Devletimiz çok süratle yardımları gerçekleştirir. Mağdur olanlardan hiç kimse aç kalmadan, üşümeden belki önce geçici evlere de olsa ileride sağlam binalara kavuşturulur. …
Zilzal Sûresi, 99:1-5.Ayetlerinde, Rabbimiz kat’iyen ifade ediyor ki: “…Küre-i Arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor. bazan da titriyor…”
Soru: Bu semâvî tokat niçin inançsızların başlarına gelmiyor da biçare Müslümanlara iniyor?
Cevap: Büyük hatalar ve cinayetler tehirle büyük merkezlerde; küçücük cinayetler tâcille küçük merkezlerde verildiği gibi; imandan çok uzak ehl-i dünyanın cinayetlerinin büyük kısmı Kıyametin Büyük Mahkemesine tehir edilerek, ehl-i imanın hataları kısmen bu dünyada cezası verilir.
Hem Rus gibi olanlar (Bu tâbir SSCB dönemi Rusya’sına aittir), mensuh ve tahrif edilmiş bir dini terk etmekle, hak ve ebedî ve kabil-i nesh olmayan bir dine ihanet etmek derecesinde gayretullaha dokunmadığından, zemin şimdilik onları bırakıp bunlara hiddet ediyor.
TEDBİRLER almak zaruridir. İki türlü tedbir vardır. MADDİ tedbir binaların o sahadaki ilmin mevcut kanun ve yönetmeliklerine uygun yapılmasıdır. Statik hesaplara göre demir ve betonun uygun kalite ve dozlarda kullanılması, Etriye bağlantılarının yeterli sıklıkta, temellerin zemine uygun güçlülük ve derinlikte olması; bilhassa bu konuda vazifeli belediyenin teknik elemanlarınca doğru dürüst DENETİMLERLE yanlış ve hatalara asla pırım verilmemesi zarurettir. Bunlar ilmin verileri olarak ayni dinin kuralları gibidir. Uymayanlara büyük mesuliyetler getirir. Bu sebeplere uymayıp ölen intihar etmiş, öldüren de dinen katil olmuştur.
Ayrıca her şeyin yaratıcısı olan Rabb-i Rahimimizin bizim iki cihan saadetimiz için ortaya koyduğu DİN, saadet prensiplerini barındırır ki ona uymak bizlerin menfaatinedir ki bu da MANEVİ tedbirdir…
Soru: Depremler hataların neticesi ve günahlara kefarettir. Masumların ve hatasızların o musibet içinde yanması nedendir?
Cevap: Bu kaderin sırlarına aittir. Enfâl Sûresi, 8:25’te:"Bir belâ, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar." denir. Bu dünya bir tecrübe ve imtihan meydanıdır. İmtihan iktiza ederler ki, hakikatler perdeli kalıp, ta müsabaka ve mücahede ile Ebu Bekir’ler âlâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebu Cehil’ler esfel-i sâfilîne girsinler. Eğer masumlar böyle musibetlerde sağlam kalsaydılar, Ebu Cehil’ler, aynen Ebu Bekir’ler gibi teslim olup, mücahede ile mânevî terakki kapısı kapanacaktı ve imtihan sırrı bozulacaktı.
Fakat bu deprem musibetteki gazap içinde, masumlara bir rahmet cilvesi var. Onların fâni malları, sadaka olup bâki bir mal hükmüne geçer, fâni hayatları dahi bir bâki hayatı kazandıracak derecede bir nevi ŞEHADET hükmünü alır. Geçici bir meşakkat ve azaptan büyük ve daimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında ayn-ı gazap içinde bir rahmettir.
Depremleri sadece fay hatlarına, maden patlamalarına, yer altı boşlukların göçmeleri gibi sebeplere bağlayanlar eksik fikir beyan etmektedir. İmtihan sırrı olan dünyamızda zahiren her şey sebeplere bağlı yaratılmaktadır. Toprağın en maslahatlı mineral ve vitaminleri yapması, çiğnenmekten kendini koruyamayan basit ot ve bitkilerin fotosentez yapması, bir küçük çekirdekteki azot, karbon, hidrojen, oksijenin çok az farklılıkla ayrı miktarlarda olmasıyla milyonlar çeşit bitkinin oluşması; bütün galaksiler ve yıldız sistemlerinde olmayan çok maslahatlı vasıflarla Dünyamızın tam da bize göre dizayn edilerek cennet gibi sunulması bu unsurlarca yapılabilir mi. Bir tüfekle birisini öldüren adam mahkemede “Tetik, düştü, kapsül patladı, barut yandı, kurşunu itti, adam öldü” dese, beraat eder mi? Tetiği kim çekti denmez mi?
Tarihin kaydettiği Ad ve Semud Kavimlerine gelen büyük belalar gibi; zarara giren koyununa taş atıp geri çeviren çoban gibi; Virüs Salgını ve Depremler de Rabbimizin bizi ikâzâtıdır. Maddi manevi tedbirleri alıp tevekkül etmek zarurettir. Bu kadar büyük şeyler asla tesadüfen olamaz. Yaratılış gayesi dışına çıkan, insanlığa ve İLME uymayarak hal ve davranışıyla dünyamıza zararlı hale gelenler yüzünden bu belalar tesirli olmaktadır. Deprem değil kötü binalar bizleri öldürüyor.
Rabbim bizleri maddi manevi İlme ve Dinimize uygun yaşatsın. Yanlış yapanlarla medenice. mücadelede muvaffak eylesin.